Bilge Selen KULBİLGE



 

“Hayal edin, ümitsizliğe kapılmayın.”

2001 yılında, Tekirdağ Anadolu Otelcilik Turizm ve Meslek Lisesi’nden mezun oldum. Turizm Lisesi’ne girmemdeki en büyük etken babamdı. Benim değişik yerler görmemi ve vizyonumu geliştirmemi istiyordu. Ben de babamı dinlerken bir baktım ki turizmin içine girmişim zaten.

Çalışma hayatıma lise zamanında başladım. Okulum staj yapmamız için bizi Antalya’ya gönderiyordu. İki sezon Antalya’da stajyer olarak çalıştım. Bu çalışma benim için hem tatil hem de iş olmuştu. Çok zevkliydi. Yeni insanlar farklı kültürler tanımak gerçekten de benim gelişimimde çok büyük etken olmuş. Bunu şimdi daha iyi anlıyorum…

Lise zamanında maddi sıkıntılarım nedeni ile dershaneye gidemedim. Ancak bu beni üzmüyordu. Çünkü hayat insana her zaman güzel şeyler sunmuyor, bunun bilincindeydim.

Lise bittikten sonra Antalya’da çalışmak üzere yine yola çıktım. Bu sefer işimi kendim bulmuştum. 17 yaşında kendi işini insanın kendisinin bulması çok önem taşıyor. Bu, insanın kendine olan güvenini arttırıyor. O zamanki hayalim animasyonda çalışmaktı. Nitekim öyle oldu. Antalya Belek’te, 5 yıldızlı bir otelde animasyon departmanında işe başladım.

Hayatımın en mutlu senesiydi. Çok yoruluyordum ama istediğim işi yapıyordum. Stajyer iken dışarıdan baktığımda, animasyon ne eğlenceli diyordum. Bu iş değil, bence diyordum. Tatil yapıyorlar, tatil yaparken de para kazanıyorlar, diyordum. Ama öyle değilmiş, her işin zor yönleri varmış. Normalde dünyanın her yerinde çalışma saatleri 8 saat iken, turizmde hele hele animasyonda çalışırken çalışma saati olayının olmadığını anladım. Ancak yine de yoruluyor olsam da işimi severek yapıyordum. Her şey istediğim gibi gidiyordu. Çalışma hayatı güzeldir ama eğitim de önemlidir. O sene çalışırken üniversite sınavlarına girmek üzere Tekirdağ’ a geldim. Sınav kötü geçmişti ve o sene üniversiteyi kazanamadım. Ama bu beni yıldırmadı. Çalışma hayatıma devam etmek üzere Antalya’ ya geri döndüm.

2002 senesiydi. O sene benim hayatımda yaşadığım en zor seneydi. Ailem maddi açıdan çok kötü bir dönem yaşıyordu. Bu yüzden benim hem ailem, hem de kendim için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Derken yine üniversite sınavı zamanı geldi çattı ve ben yine sınava girmek üzere Tekirdağ’ a geldim. Bu sefer ümitliydim. Kazanacaktım. İnsan istediği her şeyi elde edebilir. Bu kendi elimizdedir. Ben belki o sene hayatımın en zor dönemini yaşıyordum, hiç üzülmedim dersem yalan olur ama bu hayatın sona erdiği anlamına gelmiyor. Hayatınızı değiştirmek size bağlıdır. Bunun için sadece hayal etmeniz ve tabii ki de hayallerinizi gerçekleştirmek için çaba göstermeniz, sabretmeniz gerekiyor. Ben de hayallerimin gerçekleşmesi için bir adım attım, sınava girdim ve sınavdan sonra tekrar Antalya’ ya geri döndüm. Temmuz ayında sınav sonuçları açıklandı ve ben Trakya Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü kazandım. Dünyalar benim olmuştu. Çünkü kazanmıştım. Eylül ayında Antalya’dan temelli Tekirdağ’ a döndüm. Üniversiteye kaydımı yaptırdım. Ekim ayında okula başladım. Kışları okuyor, yazları da turizm sektöründe çalışmama devam ediyordum. Dinlenemiyordum. Çok yoruluyordum ama hedeflerim vardı. Bu nedenle bu durumdan hiç memnuniyetsizliğim yoktu.

Üniversitede başarılıydım. İnsan başarılarını açıkça söylemelidir. Bu megolamanlık değildir. Üniversite okurken çok güzel anılarım oldu. Trakya Üniversitesi şu anki adıyla Namık Kemal Üniversitesi öğretmenleri ve çalışanları hepsi çok şeker insanlar. F&B yönetimi dersinin öğretmeni Osman Bey, Adnan TEKAY, Gürdal ÜLGER ve ismini şu anda hatırlayamadığım daha nice öğretmenlerim sizleri tanıdığıma çok mutluyum. 2004 yılı üniversitedeki hayatımın son senesiydi ve tüm öğrencilerin korkulu rüyası finaller kapıyı çalıyordu. Bir şey itiraf etmeliyim ki ben sınav zamanlarında çok çalışmazdım. Sınav gününün bir gün öncesi sadece bir saat ders çalışırdım. Tabii bu kadar rahatlık insana ters dönebiliyor. Bütün finallerden çok iyi notlarla geçmiştim ,ancak Adnan TEKAY Bey’in Finans Dersi’nin dönem sonu sınavında çuvalladım. O gün ağlaya ağlaya eve geldim ve anneme ben okulu bırakıyorum, dedim. Annem tabii bunu hoş karşılamadı. Beni bu kararımdan vazgeçirdi. İyi ki de öyle yapmışım, yoksa ben o zamana kadar harcadığım tüm emeklerimi bir kalemde silecekmişim. Her zaman aklıma geldikçe kendime inanamıyorum. Neyse ki dönem sonu sınavları bitti ve ben o sene Kıbrıs’ ta çalışmak üzere yine yola çıktım. Aklım hep o Finans Dersi’ndeydi. Tüm sınavlar açıklandı ve ben o kalacağım dediğim dersten kalmamıştım. İstediğim hayalimdeki ilk şeyi gerçekleştirmiştim. Okulumu bitirmiştim.

Üniversiteden sonra iki sene daha animasyon departmanında çalıştım. Ama artık turizmde yükselmek istiyordum. Şu an çalışmakta olduğum iş yerinin gazetede ilanını gördüm. Halkla İlişkiler Müdürü arıyorlardı. Animasyonda çalıştığım için Halkla İlişkiler Bölümü bana daha yakın geliyordu. Otele gelen misafirlerin otel ile ilgili problemlerini dinlemek, çözüm bulmak hoşuma gidiyordu. Artık mesleki geleceğim için bir şeyler yapma zamanının geldiğini düşündüm ve özgeçmişimi gönderdim. Aradan bir hafta geçti ve İnsan Kaynakları Müdürü tarafından arandım. Görüşmeye çağırıldım. İş görüşmesine geldiğim zaman ilk olarak İnsan Kaynakları Müdürü tarafından mülakata alındım. Daha sonra otelin Genel Müdürü beni görmek istedi. Yönetim Ofisi’ne çıktığım anı hiç unutamıyorum. Kalp krizi geçiriyorum sanmıştım ama kendimi sakinleştirmek için çok zorluyordum. Ve o an geldi… Ben Genel Müdürün karşısındaydım. Genel Müdür o kadar sevecen yaklaşmıştı ki bana, ben burada çalışmalıyım, demiştim. Beni sorulara boğdu. O zaman 21 yaşındaydım. Her ne kadar o zaman büyüdüğümü düşünsem de, şimdi baktığımda verdiğim cevaplar biraz komik geliyor. Ama çok hırslıydım. Genel Müdür, İnsan Kaynakları Müdürü ile Genel Müdür Asistanını çağırdı. Beni yabancı dil sınavına tabii tuttular. Yabancı dilin ne kadar önemli olduğunu orada bir kez daha anladım. Siz ne kadar başarılı da olsanız, yabancı dil bilmediğiniz sürece geri planda kalıyorsunuz. Neyse ki ben sınavdan geçtim. Dışarı çıkmamı istediler. Aradan yarım saat geçti Genel Müdür beni çağırdı. Hayatımda geçen en ilginç iş görüşmesi, bir o kadar da en güzel iş görüşmesiydi. Yönetim Ofisine tekrar girdiğimde Genel Müdür bana benimle çalışmak istediğini söyledi ama Halkla İlişkiler olarak değil Genel Müdür Asistanı olarak çalışmak istediğini iletti. O an, hayatım boyunca unutamayacağım bir andır. Ben de bu görevi tabii ki kabul ettim. Bu benim için çok büyük bir şanstı. İş görüşmesinden sonra sevincimden ağlamıştım. Ama anladım ki sadece bir şeyi çok istemek ve peşinden gitmek gerekiyormuş.

Her şey o kadar kolay olmuyormuş. İşinizde kademe ne kadar yükselirse, her şey o kadar zor oluyormuş. Genel Müdür Asistanı olarak çalışmamın üçüncü senesine girdim.  Ama çok zorlandığım günler de oldu. Çalışma hayatı her zaman güzel olmuyor. Sinirinizi bozan insanlar da çıkıyor. Sizin işinizi bozmak isteyenler de. Sadece yapmanız gereken tek şey size engel olmak isteyen insanlara sabırla, sinirlenmeden yaklaşmak ve onlara gerekli cevabı vermek olmalıdır. Ben öyle yapıyorum ve kariyerim için hedeflerime devam ediyorum. İş yaşamı zor, ama işinizi severek yaptığınız müddet başaramayacağınız, atlatamayacağınız engel yok. Her şey sizde bitiyor. Hedefi olmayan bir kişi benim için sıfır bir kişidir. Hayatla ilgili hiçbir amacı yoktur.

Ben yaklaşık 10 seneden beri Turizm Sektöründeyim, on birinci seneme giriyorum. Hedefim bir gün Genel Müdür olmak ve olacağım. Bunun için öğrenmem gereken daha çok şey var, ama her şey zamanla olacaktır, bunu biliyorum. Sizlere kariyer açısından söyleyebileceğim en önemli şey şu olabilir; hayal edin, ümitsizliğe kapılmayın, sabır edin ve hayal ettiğiniz kariyeri gerçekleştirin bu sadece sizin elinizdedir.

Sevgilerimle.                                       

Bilge Selen KULBİLGE