Başarının tanımı kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu farklılıkların temeline indiğinizde; kişinin içinde bulunduğu toplumun kuralları, önyargıları, bilgi düzeyi, inançları, gündelik hayatta kendilerini ifade ederken kullandıkları kelime haznesi, düşünce kalıpları vs. etkili olmaktadır. Kısaca özetleyecek olursak içinde bulunduğumuz ailenin, grubun ve toplumun kültür hamuruyla yoğrulmamızdan gelir bunca farklılık. Bu yüzden herkesin başarı tanımı kendince farklılık gösterir. Bu kültür hamuru kimilerine sonsuz bir güven ve farkındalık sağlayıp ufkunu açarken, kimilerinin elini kolunu ve hatta zihnini bağlayan zincirler oluşturarak kendi kendinin çıkamayacağı kalıplar içine sokabilir. Bu sebepledir ki zihinsel gelişme sürecinde, içinde bulunduğumuz toplumun sosyo-kültürel yapısı ne olursa olsun bireylerin farklı kültürleri, fikirleri ve lider şahsiyetli insanların hayatlarını okuyarak kendi farkındalığına ulaşması gerekmektedir.

Yukarıdaki sebeplerle başarı kimine göre çok para kazanmak, makam, mevkii, şöhret vb. gibi uzayan bir listeden oluşurken, kimilerine göre sevebilmek, sevilmek, saygı duyulmak, örnek olmak, sabretmek gibi maddi ve manevi doyuma ulaşmanın adıdır. Hepsi doğru olmakla birlikte hiçbirinin tek başına bir önemi de anlamı da yoktur. Çünkü başarmak, bir resmin bütününü görebilmektir. O resim tüm yönleriyle hayatın kendisidir.

Gündelik hayatta insanlar farkında olmadan birçok statüye sahiptirler. Çocuktur aynı zamanda abidir,, abladır, kardeştir. İlerleyen zamanla birlikte bu statülere yenileri eklenirken karşı tarafın o statülerden beklentileri de artmaktadır. Okul çağı ile öğrencidir, arkadaştır, ileride meslek ile birlikte sanatkârdır, yöneticidir, öğretmendir, Doktordur, evlilik ile eş, anne, baba, enişte, kayınço vs. :)  Bu statülerin getirdiği sorumluluklar hiçbir zaman bitmeden devam eder. Başarı bütün bu statülerin hakkını verebilmek ve kaliteli bir hayat sürebilmektir.

Bu yazıyı bir meslek üzerine eğitim yapan arkadaşlarım için yazdığımdan, kaliteli hayatın bir parçası olan mesleki başarıdan bahsedelim biraz da.

Her şey üniversite sınavından sonraki tercihlerimle başladı. Ebeveynlerimizin istediği gibi doktor veya mühendislik bölümünü kazanabilecek bir puan alamamıştım. Buna üzülmemin geleceğim üzerinde herhangi bir katkısı olmayacaktı, bu yüzden önümde karar vermem gereken iki seçenek vardı ya tekrar sınavlara hazırlanmak ya da bir tercih yapmak. İkinci kez aynı sınava girmiş olduğumdan artık bir tercih yapmak istiyordum. Bu tercih, üniversiteye girmiş olmak için değil, severek okuyacağım bir meslek için olmalıydı. Kısa bir zamanda yaptığım meslek araştırmalarım, hem hoşuma giden hem de iş sahası geniş bir bölümü tercih etmemi sağladı. Liseden Sosyal Bilimler mezunu olmama rağmen kazandığım bölüm Fen- Matematik bölümüydü. :) Hedefi olan ve kararlı bir insan için imkansız diye bir şey yoktur. Zorluklar olacaktır elbette kolay ulaşılan ne insanı mutlu edebilir ki…

Evet bir hedefi olmalı insanın ve bu hedefe ulaşma yolunda tüm zorluklarla rağmen motive olabilmek için büyük hedef yolunda ulaşılabilir küçük hedefler… Ünlü Fransız yazar Montaigne’nin dediği gibi; “Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.”

Lakin bazen şartlar hedefi şaşırtabiliyor. Bir yandan sayısal derslerin zorluğu bir yandan gençliğin verdiği eğlence merakı ilk seneki derslerin %70’inin hüsran sonucu ile yüzünü göstermişti. Eğlencenin sonu yoktu biran önce toparlanıp okulun bitmesi ve mesleğe atılmanın kararı verilmeliydi, öyle de oldu. İkinci sene üst sınıftaki derslerin hepsi başarılı ve alt sınıftan kalanlarında çoğunluğu azimle verilmişti. Bu arada pratik çalışmalar için bulunduğum şehrin merkezinde bir firmada işin pratik yönlerini öğrenmeye çalışıyordum.

Okul bir yıl uzatmayla bitmiş, mesleki hayat başlamıştı.  İnsan ne iş yapıyorsa mutlaka o işe konsantre olmalı ve o işte kendisini geliştirmeli. Okul yıllarında bir hayalim vardı. Bir gün ülkenin neresinde çözülemeyen teknik bir problem olsa, destek için ilk akla gelen isim olmaktı. Hedefim buydu. Mezun olduğum bölümün geniş iş yelpazesinde belli bir konuda uzman olmak.

İlk olarak staj yatığım firmada işe başladım. Klima montajı konusunda epeyce pratik tecrübe yapmıştım fakat bir süre sonra yaptığım iş rutin olmaya başladı ve kendimi daha fazla geliştirme ihtiyacı hissettiğimden, soğutma sektörüne yeni giren uluslararası bir firmanın klima departmanında görev almaya başladım. Bayilere uzmanlaştığım montaj konularında teorik ve pratik eğitimler verdim. Fakat firma ısıtma kökeni olduğundan klima işleri yeterli yoğunlukta değildi. Bunun üzerine ısıtma sistemlerinin temeli ve ürünleri konusunda eğitimlere alındık. Sistematik arıza takibi ve cihaza dokunmadan problem analizi konusunda önemli bilgiler edindik. İklimlendirme mesleği içinde tamamen farklı bir ürün ve yapıydı. Soğutmadan daha çok ısıtma konusunda çalışır hale gelmiştim, öyle ki artık çözümü zor arızalarda uzmanlaşmaya başlamıştım. Üç sene bu şekilde devam etti.

Bir yuva kurma durumuyla birlikte maddi ihtiyaçlarında oluşmasıyla yurt içi pazara ısıtma ürünleriyle girmeye hazırlanan yerel büyük bir firmanın ısıtma ürünleri teknik sorumlusu olarak görev aldım. Daha önce çoğunlukla sahada görev yaparken artık masa başı işlere ağırlık vermeye başlamıştım. Şirket içi kurumsallık, bilgisayar programları aktif kullanımı ve raporlamalar hakkında bilgi dağarcığımı genişletirken bir yandan da yetkili servisler için eğitim dokümanları hazırlayıp eğitim vermeye başladım. Uzun zaman sahada çalışmış biri için masabaşı işlere alışmak biraz zaman aldı. Fakat sahadan tamamen kopmadım. Çünkü teorik olarak edinilen bilgiler, pratik tecrübeyle beslenmediği sürece mesleki körelmeyle sonuçlanabileceğini öngördüğümden sahadan hiçbir zaman tam olarak kopmadım. Artık klima bilgisinin yanı sıra ısıtma ürünleri ve eğitim konusunda da farklı tecrübe ve bilgilerim artarak devam ediyordu. Uzun bir zaman ısıtma sistemleri eğitim ve şirket içi kurumsallık konularda çalışmalarımı sürdürdüm. İnsan eğitim verirken de öğrenme süreci devam ediyor; çünkü daha önce aklına gelmeyen sorular ders esnasında eğitime gelenler tarafından sorulduğunda ve sonrasında ne tip soruların gelebileceği ön görüsüyle bu sefer eğitime daha fazla hazırlanarak katılıyorsunuz. Aynı ürünün farklı markalardaki çalışma şekilleri ve komponent farklılıklarına dikkat ediyorsunuz ister istemez. Çünkü sizin ürünlerinizde olmayıp başka marka ürünlerde olan özeliklerden sorular da gelebiliyor. Bu yüzden eğitim veren kişilerin kendilerini sürekli güncellemeleri gerekiyor. Hem teknolojik yeniliklere karşı hem de rakip markaların ürünlerine karşı. Soğutma ve ısıtmanın ardından eğitim konusunda da belli bir tecrübeye ulaşmıştım. Eğitim konusunda kendimi daha fazla geliştirmek ve sektördeki farklı ürünler hakkında bilgi sahibi olmayı düşündüğüm bir sırada, ürün gamında çok çeşitli iklimlendirme ürünleri olan yerli bir firmada Teknik Eğitim Sorumlusu olarak çalışmaya başladım. Bu firmada ısıtma-soğutma sistemlerinin temel eğitimlerinin yanı sıra ürün eğitimleri de veriyor aynı zamanda tüm eğitimlerin organizasyonuyla ilgileniyordum. Eğitim dokümantasyon hazırlığı, otel konaklama rezervasyonları, ulaşım, catering hizmetlerinin koordinasyonu vs. Sonrasında dünyanın klima devi bir Japon şirketinin satın almasıyla eğitimini verdiğim ürünlerde değişerek daha profesyonel ürünler haline geldi. Eskiden ağırlıklı on-off klima eğitimleri verirken, tamamen inverter sistem cihazların eğitimlerini vermeye başlamıştım. Tabii ki değişen teknolojik ve kültürel yapıyla birlikte sizin de değişmeniz kaçınılmazdır. Bunun için yurt içi ve yurt dışında mesleki eğitimler alarak yeni ürünler konusunda bilgi seviyemizi arttırmaya çalıştık Mesleki eğitimlerin yanı sıra kişisel gelişim eğitimleri, yabancı dil eğitimleri, lisans tamamlama ve yüksek lisans eğitimleri mesleki başarıyı hedefleyen kişilerin önem vermesi gereken önem arz eden bir konudur. Türkiye’nin dört bir yanındaki yüzlerce teknik servis personeline eğitim vermek, çözülemeyen teknik problemlerde hâlâ aranarak destek istenmesi, o zor anda insanlara yardımcı olabilmek tarif edilemez bir mutluluktur. Birilerini mutlu edebiliyorsanız ve sizde mutlu olabiliyorsanız başarı budur belki de.

Daha sonraki yıllarda aynı firmada Bölge Servis Şefliğine terfi ettim. Burada farklı yönetsel tecrübeler kazandım. Liderlik eğitimleri aldım. Lisans eğitimimi tamamladım, Belli bir süre bu görevi yürüttükten sonra Türkiye’ye gelen farklı bir Japon klima firmasında Satış Sonrası Hizmetler Süreçlerinden Sorumlu Türkiye Servis Müdürü olarak çalışmaya başladım. Şu anda servis teşkilatının organizasyonu, yedek parça, eğitim departmanı organizasyonlarının yapılandırılması, revizyonu ve sürdürülebilirliğinden sorumluyum ve hâlâ aynı görevimi sürdürmekteyim.

Bugüne kadar iş gereği Asya ve Avrupa’da birçok ülkede eğitim alma, verme ve organizasyona katılma fırsatı buldum. Farklı kültürlerden insanlarla tanışarak işbirliğinde bulundum. Önemli olan belli bir makam ve mevkiye gelmekten ziyade, o işin hakkını vererek kalıcı olmaktır. Unutulmamalıdır ki kişiliğini bulunduğu makamdan alan insanlar, o makamı kaybedince kişiliksiz kalır. Başarı sadece mesleki yükselme değildir, başarı bu iş yaşantısı içinde ikili ilişkileri doğru kurup, yaşadığımız zamanı kaliteli geçirmektir. İnsan yeter ki yaptığı işi sevsin, saygı duysun, sabretsin, sebat etsin. Gelişime ve değişime açık olsun. Başarı olarak düşündüğünüz şey arkadan gelir sizi bulur. Para bir şekilde kazanılır önemli olan o parayı kazanırken huzurlu, mutlu ve hala insani duygulara sahip olabilmek.

Airfel Isıtma Soğutma Sistemleri San. Tic.A.Ş.

Daikin Isıtma Soğutma Sistemleri San. Tic.A.Ş.

TEKNOSA ( İKLİMSA )

FG Europe Klima Sistemleri San.Tic.A.Ş.